16 Mayıs 2024 Perşembe

Ücretsiz Üyelik Başvurusu

Farmasi Ücretsiz Üyelik Başvurusu
Ücretsiz Üyelik Başvurusu.
Farmasi Ücretsiz Üyelik Başvurusu: Sağlıklı Güzelliğin İlk Adımı

Farmasi Ücretsiz Üyelik kaydı nasıl olurum? Farmasi ücretsiz üyelik kazandırıyor mu? Farmasiint nasıl giriş yapabilirim?  Farmasi kampanyaları nasıl ulaşırım? Farmasi Ücretsiz Üyelik Başvurusu nerede? Ücretsiz Üyelik Başvurusu ile kısa sürede farmasi girişimcisi olabilir miyim? İşte detaylar...

Günümüzde kozmetik ve kişisel bakım ürünlerine olan talep giderek artarken, kaliteli ve doğal içeriklere sahip ürünler sunan markalar daha fazla tercih edilmeye başlandı. Farmasi, bu alanda öne çıkan markalardan biri olarak, hem ürün kalitesi hem de iş fırsatlarıyla dikkat çekiyor. Farmasi'nin sunduğu avantajlardan biri de ücretsiz üyelik başvurusu. Peki, Farmasi ücretsiz üyelik başvurusu nedir ve nasıl yapılır?

Farmasi Ücretsiz Üyelik Nedir?

Farmasi, 1950’lerde Dr. Cevdet Tuna tarafından kurulan ve o günden bu yana geniş bir ürün yelpazesi sunan bir kozmetik ve kişisel bakım markasıdır. Farmasi’nin amacı, müşterilerine yüksek kaliteli, güvenilir ve doğal ürünler sunarken, aynı zamanda bireylere kendi işlerini kurma fırsatı sağlamaktır. Ücretsiz üyelik programı, Farmasi ürünlerini indirimli fiyatlarla satın almanıza ve aynı zamanda bu ürünleri satarak ek gelir elde etmenize olanak tanır.

Üyelik Başvurusunun Avantajları

  1. İndirimli Ürünler: Farmasi üyeleri, markanın tüm ürünlerinde özel indirimler kazanır. Bu, hem kişisel kullanım hem de satış amacıyla yapılan alışverişlerde büyük tasarruf sağlar.
  2. Satıştan Kazanç: Üyeler, Farmasi ürünlerini satarak doğrudan kazanç elde edebilir. Her satıştan komisyon alarak ek gelir yaratma fırsatına sahip olurlar.
  3. Kariyer Fırsatları: Farmasi, üyelerine kariyer basamaklarını tırmanma imkanı sunar. Başarıya göre çeşitli ödüller ve unvanlar kazanılabilir, bu da motivasyonu artırır.
  4. Eğitim ve Destek: Yeni üyeler, Farmasi'nin sunduğu eğitim materyalleri ve destekleyici ağlar sayesinde satış teknikleri ve ürün bilgisi konusunda sürekli olarak kendilerini geliştirebilirler.

Üyelik Başvurusu Nasıl Yapılır?

Ücretsiz Üyelik Başvurusu
Farmasi Ücretsiz Üyelik Başvurusu.
Farmasi’ye ücretsiz üye olmak oldukça basit ve hızlı bir süreçtir:
  1. Online Başvuru: Farmasi'nin resmi web sitesine girerek "Üye Ol" butonuna tıklayabilirsiniz. Açılan formda gerekli bilgileri doldurmanız yeterlidir.
  2. Referans ile Katılım: Eğer bir Farmasi üyesi tarafından davet edildiyseniz, davet kodunu kullanarak da başvurunuzu yapabilirsiniz. Bu şekilde hem siz hem de davet eden kişi çeşitli avantajlardan yararlanabilir.
  3. Onay Süreci: Başvurunuz onaylandıktan sonra, Farmasi üyesi olarak hesabınıza giriş yapabilir ve indirimli alışverişe başlayabilirsiniz.
Farmasi ücretsiz üyelik başvurusu, hem kaliteli kozmetik ve kişisel bakım ürünlerine indirimli erişim sağlamak hem de ek gelir elde etmek isteyenler için mükemmel bir fırsattır. Farmasi ailesine katılarak, hem kendiniz hem de çevreniz için sağlıklı ve güzel bir adım atabilirsiniz. Üstelik bu yolculukta yalnız değilsiniz; Farmasi'nin sunduğu eğitim ve destek hizmetleri sayesinde her zaman yanınızda profesyonel bir rehber olacaktır.

Eğer siz de güzellik ve sağlık sektöründe yer almak ve kendi işinizi kurmak istiyorsanız, Farmasi’nin ücretsiz üyelik programına başvurarak bu fırsatı değerlendirebilirsiniz. Haydi, Farmasi dünyasına adım atın ve kendi başarı hikayenizi yazmaya başlayın!

8 Mayıs 2024 Çarşamba

İsrail Refah'a saldırıyor

İsrail Gazze ve Refah'a saldırıyor: Çok sayıda kişi öldü ve yaralandı

İsrail Gazze ve Refah'a saldırıyor: Çok sayıda kişi öldü ve yaralandı
İsrail Gazze ve Refah'a saldırıyor.
İsrail Filistin son dakika kaç kişi öldü? Son Dakika Mısır - İsrail gelişmeler nedir? İsrail Refah'a saldırırsa ne olur? İşte detaylar...

İsrail'in Gazze ve Refah'a savaş uçakları ve topçu ateşiyle düzenlediği saldırılar sonucu çok sayıda Filistinlinin öldüğü ve yaralandığı bildirildi.

Filistin resmi ajansı WAFA'nın haberine göre, İsrail savaş uçakları Gazze'nin doğusunda yer alan Ed-Derec Mahallesi'ndeki El-Eybeki Camii çevresinde bir grup Filistinliyi hedef aldı.

Saldırı sonucu 7 Filistinli öldü, çok sayıda kişi de yaralandı. Ölü ve yaralılar Gazze kentindeki El-Ehli Baptist Hastanesine kaldırıldı.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nusayrat'ın batısında yer alan Radi ailesine ait evi hedef alması sonucu ölen ve yaralananlar olduğu aktarıldı.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın doğusundaki bölgelere topçu ateşi açması sonucu ise Filistinli bir genç öldü.

Topçu ateşiyle düzenlenen saldırıda Refah kentinin merkezindeki belediye binası da hedef alınırken, savaş uçakları kentteki Doğu Mezarlığı, Refah Sınır Kapısı civarı ve doğusundaki Es-Selam Mahallesi çevresinde çok sayıda alanı hedef aldı.

Okulu Basıp Müdürü Katleden Öğrenci

Okul müdürünü vuran öğrencinin ifadesi ortaya çıktı: Amacım öldürmek değil, dövmekti

Okulu Müdürünü Katleden Öğrenci
Okulun Müdürü.
Eyüpsultan'da okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu okul müdürünü silahla vurarak hayatını kaybetmesine neden olan Y.K.'nın ifadesi ortaya çıktı. Y.K., okuldan atılma sürecini kendisine yediremediğini söyleyerek olayı tekrar hatırlamasıyla harekete geçtiğini belirtti ve "Amacım öldürmek değildi, dövmekti.' ifadelerini kullandı.

İstanbul Eyüpsultan'da 7 Mayıs'ta meydana gelen olayda iddiaya göre yabancı uyruklu öğrenci Y.K. (17), okuduğu özel liseden atılmasından sorumlu tuttuğu ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediği okul müdürü İbrahim Oktugan'ı odasında silahla vurarak ağır yaralamış, hastaneye kaldırılan Oktugan hayatını kaybetmişti. Saldırıyı düzenleyen çocuk ifadesinde aralık ayında okuldan uzaklaştırıldığı olayın tekrar aklına gelmesiyle hareket ettiğini belirterek "Amacım ayaklarından vurmaktı ama bir anda kolunu havaya kaldırınca bana vuracağını düşünerek koluna doğru ateş ettim." ifadelerini kullandı.

"YAŞANANLARI KENDİME YEDİREMEDİM"

Emniyetteki işlemleri tamamlanan Y.K., Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edildi. Burada Savcılığa ifade veren Y.K., daha sonra 'kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme' suçundan tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe çıkarıldı.

Öte yandan suça sürüklenen çocuk Y.K.'nın Savcılıkta verdiği ifadesi ortaya çıktı. Y.K.'nın ifadesinde, ''2023'ün ilk döneminin ortalarında başka bir okuldan bu özel liseye kayıt oldum. Burada çeşitli sebeplerde hakkımda disiplin cezaları yazıldı, ben imzalamak istemedim. Aralık ayında sınıfımdayken disiplin cezalarından dolayı annemin geldiğini öğrendim. Müdür İbrahim Oktugan'ın odasına gittim, annemle oturuyorlardı. Anneme Arapça bir şeyler söylemek istediğim sırada müdür, ''Burası Türkiye, benim okulumda kimse bu şekilde başka dil konuşamaz' dedi. Aramızda sözlü bir tartışma yaşandı. Annemin üzerine yürümesi üzerine polisi de aradık, daha sonra okulu terk ettik ve olaydan sonra bir daha okula dönmedim. Bizden aldıkları parayı da geri vermediler. Bu olaydan dolayı yaşananları kendime yediremedim'' dedi.

Okul Müdürünü Katleden Öğrenci
Okul Müdürünü Katleden Öğrenci.
"ANNEME BÖREK ALACAĞIMI SÖYLEYEREK EVDEN ÇIKTIM"

Olaydan 1 gün önce aynı okulda okuyan birini gördüğünü ve Aralık ayında yaşadığı olayın aklına geldiğini söyleyen Y.K. ifadesinin devamında şunları söyledi:

''Tekrar sinir oldum. Müdürün hala okulda olup olmadığını sordum. Hala orada çalıştığını söyleyince 4 Mayıs günü 10 bin lira karşılığında aldığım tabanca ile okula gitmeye karar verdim. Sabah anneme börek alacağımı söyleyerek çıktım, okula gideceğimden kimsenin haberi yoktu. Kapıya geldiğimde selam verdim, bir anda kapı açıldı. Kimseye bir şey söylemeden hızlı bir şekilde müdürün odasına geçtim. Masada oturuyordu, beni görünce ayağa kalktı.

"SALDIRACAĞINI DÜŞÜNEREK ATEŞ ETTİM"

Amacım ayaklarından vurmaktı ama bir anda kolunu havaya kaldırınca bana vuracağını düşünerek koluna doğru ateş ettim. 2 mermim vardı, ikisi de karnına geldi. Bana saldıracağını düşünerek ateş ettim. Sonrasında hızlıca odadan çıkıp geldiğim kapıya yöneldim ve silahı yere doğru tutarak 'peşimden gelmeyin' dedim.

"SİLAHI VE TELEFONU ALİBEYKÖY BARAJI'NA ATTIM"

Kapıya koşup kapıyı zorladım, açılmayınca birinden açmasını rica ettim. Bir çocuk da kapıyı açtı. Benim amacım öldürmek değildi, dövmekti. Eve geçtim ve börek götürdüm. Üzerimi değiştirdim. Bir süre sonra da silahı ve telefonumu Alibeyköy Barajı'na attım."

Kaynak: Haberler

7 Mayıs 2024 Salı

KAAN ikinci kez gökyüzünde

Milli muharip uçak KAAN ikinci kez gökyüzü ile buluştu

Milli muharip uçak KAAN ikinci kez gökyüzü ile buluştu
KAAN ikinci kez gökyüzünde.
Milli muharip uçak vs f-35 karşılaştırıldı mı? KAAN savaş uçağı özellikleri nelerdir? Milli muharip uçak ekşi'de mi? Tfx savaş uçağı Son durum nedir? Yerli savaş uçağı KAAN hakkında daha fazla bilgi var mı?, Yerli savaş uçağı fabrikası nerede? Tüm soruların cevaplarına bu haberimizde. İşte tüm detaylar..

Türkiye'nin en önemli teknoloji projelerinden Milli Muharip uçak KAAN, ikinci uçuşunu başarıyla tamamladı.

Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), milli muharip uçak KAAN'ın ikinci uçuşunda 14 dakika havada kalarak 10000 feet irtifada 230 knot hıza ulaştığını bildirdi.

KAAN'ın ikinci uçuşu dolayısıyla SSB'den yapılan açıklamada şunlar kaydedildi;

Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın muharip uçak ihtiyacını karşılamak amacıyla başlatılan ve Türk Havacılık Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından geliştirilen Millî Muharip Uçak KAAN Projesi kapsamında, ikinci uçuş başarıyla gerçekleştirildi.

"İlk uçuş gibi çok başarılı bir uçuş oldu"

Gerçekleşen ikinci uçuş sonrası Test Pilotları ve Proje Ekibi ile bir araya gelen SSB Başkanı Haluk Görgün, açıklamasında şunları ifade etti:

“Evet heyecanlıyız, aynı zamanda gururluyuz. Türk havacılık tarihinin Türk savunma tarihinin önemli günlerinden bir tanesine daha şahitlik ettik. İnsanlı savaş uçağımız bugün ikinci uçuşunu yaptı, ilk uçuşunu 21 Şubat‘ta tamamlamıştı. İlk uçuşta uçuş öncesi planlanan uçuşu başarıyla gerçekleştirmişti. Bugün yine o ilk uçuş sonrası elde edilen veriler değerlendirildikten, analiz edildikten sonra ikinci uçuş hazırlıkları tamamlandı ve bu sabah da ikinci uçuşumuzu gerçekleştirdik. Yine ilk uçuş gibi çok başarılı bir uçuş oldu. Bu uçuşta da alınan veriler tüm ekip tarafından değerlendirilecek ve sonraki uçuşlar için hazırlıklar devam edecek. Hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum, emeği geçen tüm çalışanlarımıza mühendislerimize, pilotlarımıza, test pilotlarımıza teşekkür ediyoruz, milletimize hayırlı uğurlu olsun. Tabi herkes inanılmaz bir heyecan içindeydi sabahın ilk saatlerinde itibaren, bu uçuşun gerçekleşmesi için herkes bir taraftan dua ediyor, bir taraftan umutla o ilk kalkışı ve inişi bekliyordu. Çok şükür güzel bir atmosfer vardı, tüm çalışanlar tüm emek verenler burada olmaya gayret gösterdiler, hep beraber bu anı yaşadık, hayırlı, uğurlu olsun diyorum.”

KAAN, yeni boyalı hali ile ilk uçuşunu yaptı

Yüksek manevra, düşük radar görünürlüğü, geliştirilmeye açık aviyonik mimari, artırılmış durumsal farkındalık, hassas hedefleme, birlikte çalışabilme gibi 5. Nesil Savaş Uçaklarında olan bütün kabiliyetlere sahip olan KAAN‘ın üretim faaliyetlerine Mart 2022'de başlandı.

KAAN, yeni boyalı hali ile ilk uçuşunu yaptı
KAAN, yeni boyalı hali.
Mayıs - Kasım 2022 tarihleri arasında komponent montajları tamamlanarak, Kasım 2022'de son montaj hattı devreye alındı. Aralık 2022 ve Ocak 2023 tarihlerinde gerçekleştirilen yoğun sistem testlerinin devamında, 10 Şubat 2023 tarihinde planlanandan önce hangardan çıkış gerçekleştirilirken, 12 Şubat 2023 tarihinde ilk motor çalıştırma faaliyeti icra edildi. 17 Mart 2023 tarihinde ise ilk yavaş taksi testleri başarı ile tamamlandı. İlk uçuşa kadar olan dönemde ilk uçuş için gerekli güçlendirme faaliyetleri yürütüldü ve uçuş öncesi testler tamamlandı. Millî Muharip Uçak KAAN, ilk uçuşunu 21 Şubat 2024 tarihinde gerçekleştirdi.

Eş zamanlı olarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilecek konfigürasyon için, hava aracı ve sistem gereksinimleri tanımlandı, hava ve sistem fonksiyonları belirlendi ve ön tasarım fazı tamamlandı.

İkinci uçuşunu bugün gerçekleştiren KAAN, 14 dakika havada kalarak, 10.000 feet irtifa ve 230 knot hıza ulaşmayı başardı.

Yeni boyalı haliyle ilk uçuşunu yapan KAAN'ın teknik özellikleri arasında şunlar yer alıyor: Maksimum seyir hızı: 1,8 Mach. İrtifa tavanı: 55 bin ft. Güç limitleri : +9g/-3,5g. Dahili silah yuvası. Süperseyir kabiliyeti. Düşük radar izi. Çoklu görev profili. Hava-hava kabiliyeti Hava-kara kabiliyeti.

Kaynak: TRTHaber

21 Nisan 2024 Pazar

Farmasiint ne işe yarar?

Farmasiint Network Marketing: İş Fırsatları ve İş Modeli

Farmasiint Network Marketing: İş Fırsatları ve İş Modeli
En iyisi Farmasi.

Günümüzde birçok insan, geleneksel iş modellerinden farklı ve daha esnek bir iş deneyimi arayışındadır. Bu arayışta, network marketing veya çok seviyeli pazarlama (MLM), birçok kişi için çekici bir seçenek haline gelmiştir. Farmasiint, bu alanda önemli bir oyuncu olarak öne çıkmaktadır. Farmasiint, network marketing yoluyla sağlık ve güzellik ürünlerinin dağıtımını ve pazarlamasını gerçekleştiren bir şirkettir. Bu makalede, Farmasiint'in network marketing iş modeli, iş fırsatları ve sektördeki yeri üzerine bir derinlemesine bir inceleme sunacağız.

Farmasiint Nedir?

Farmasiint, sağlık ve güzellik sektöründe faaliyet gösteren bir network marketing şirketidir. Şirket, kaliteli ürünleri doğrudan tüketicilere sunarak, geleneksel perakende zincirlerinin ortadan kaldırdığı aracıları atlayarak müşterilere daha uygun fiyatlar sunma amacını taşır. Farmasiint'in ürün yelpazesi, kozmetik ürünlerden sağlık takviyelerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Ürünlerin çoğu doğal ve organik bileşenlere dayanır, bu da çevre dostu ve sağlıklı bir yaşam tarzını teşvik eder.

Farmasiint Network Marketing İş Modeli

Farmasiint, network marketing veya çok seviyeli pazarlama modelini benimseyen bir şirkettir. Bu modelde, bağımsız dağıtıcılar veya temsilciler, şirketin ürünlerini doğrudan tüketicilere tanıtarak ve satış yaparak gelir elde ederler. Aynı zamanda, bu dağıtıcılar kendi ekiplerini kurarak onları eğitir ve desteklerler. Bu ekipler, daha fazla müşteri tabanı oluşturmak ve satış hacmini artırmak için işbirliği yaparlar.

Farmasiint'in network marketing modeli, birçok avantaj sunar. İş fırsatlarına erişim sağlar, kişisel gelişimi teşvik eder, esnek çalışma saatleri sunar ve ek gelir elde etme potansiyeli sunar. Ayrıca, insan ilişkilerine dayalı bir iş modeli olduğu için, sosyal becerileri geliştirme ve yeni insanlarla tanışma fırsatı sunar.

Farmasiint'de Kariyer ve Kazanç Olanakları

Farmasiint'te başarılı olmak için, temsilcilerin ürünlerle ilgili bilgi sahibi olmaları ve müşterilere ürünleri etkili bir şekilde pazarlamaları önemlidir. Aynı zamanda, ekip yönetimi ve liderlik becerileri de kritiktir. Başarılı bir şekilde büyüyen bir ekip oluşturmak, gelir potansiyelini artırabilir ve kariyer ilerlemesine olanak sağlar.

Farmasiint'te kazançlar genellikle satış hacmi ve ekip performansına dayanır. Temsilciler genellikle kendi satışlarından komisyon alırlar ve ayrıca ekiplerinin satışlarından da gelir elde ederler. Başarılı temsilcilerin, primler, ödüller ve teşvikler gibi çeşitli gelir fırsatlarından yararlanma şansı vardır.

Farmasiint'in Network Marketing'deki Yeri

Farmasiint, network marketing sektöründe önde gelen bir oyuncu olarak kabul edilir. Şirket, kaliteli ürünleri, güçlü destek sistemleri ve büyüme fırsatlarıyla dikkat çekmektedir. Ayrıca, şeffaf bir iş modeli ve etik kurallara bağlılık gibi unsurlar da Farmasiint'in sektördeki itibarını güçlendirir.

Farmasiint, network marketing aracılığıyla sağlık ve güzellik ürünlerinin dağıtımını ve pazarlamasını başarıyla gerçekleştiren bir şirkettir. İş fırsatları ve gelir potansiyeli sunmasıyla birlikte, temsilcilerine kişisel ve profesyonel gelişim fırsatları da sunar. Bu nedenle, Farmasiint, network marketing dünyasında önemli bir konuma sahiptir ve birçok kişi için çekici bir iş fırsatı sunmaktadır.

Farmasiint ne işe yarar?
İşte Farmasiint Üyelik Şartları.

İşte Farmasiint Üyelik Şartları

Farmasiint Üyeliği, Farmasiint şirketinin bağımsız satış temsilcileri veya distribütörleri olma fırsatını sunar. Bu üyelik, Farmasiint ürünlerini tanıtarak satış yapmak ve ek gelir elde etmek isteyen kişilere açıktır. İşte Farmasiint üyelik şartları hakkında genel bilgi:

1. Yaş Sınırı: Farmasiint üyeliği için genellikle belirli bir yaş sınırı bulunur. Bu yaş sınırı genellikle 18 yaşından büyük olan bireyler için geçerlidir. Bazı ülkelerde veya bölgelerde yaş sınırı farklılık gösterebilir, bu nedenle yerel yasalara ve düzenlemelere dikkat edilmelidir.

2. Üyelik Ücreti veya Başlangıç Paketi: Farmasiint üyeliği genellikle bir üyelik ücreti veya başlangıç paketi satın almayı gerektirir. Bu başlangıç paketi, ürün örnekleri, iş materyalleri ve eğitim kaynakları gibi çeşitli içerikleri içerebilir. Üyelik ücreti veya başlangıç paketi bedeli, ülkeye ve bölgeye bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

3. Satış Hedefleri ve Performans Beklentileri: Farmasiint üyeleri genellikle belirli bir satış hedefini veya performans beklentisini karşılamak zorundadır. Bu hedefler genellikle belirli bir dönemde (ay veya çeyrek gibi) belirlenir ve üyelerin belirli bir satış hacmi veya yeni üye kazanımı sağlaması beklenir.

4. Eğitim ve Onaylama: Farmasiint üyeleri genellikle belirli eğitim programlarına katılmak ve belirli bir eğitim seviyesini tamamlamak zorundadır. Ayrıca, üyelerin belirli bir süre boyunca şirketin politikalarını ve prosedürlerini anlamaları ve kabul etmeleri gerekebilir.

5. Yasal Belgeler ve Kimlik Doğrulaması: Bazı durumlarda, Farmasiint üyeliği için yasal belgelerin ve kimlik doğrulamasının sağlanması gerekebilir. Bu belgeler genellikle kişinin yaşını, kimliğini ve vergi numarasını doğrulamak için istenir.

Farmasiint üyeliği için geçerli olan belirli şartlar ve gereksinimler, coğrafi konuma, şirket politikalarına ve yerel yasalara bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, Farmasiint'e üye olmadan önce, ilgili şartları ve gereksinimleri dikkatlice incelemek önemlidir.

Tanıtımını yapmış olduğumuz yazının devamını ya da daha fazla bilgi almak için ve ya Satış Temsilcisi olmak için ilgili site üzerinden iletişim'e geçebilirsiniz. Yazının bağlantılarını konunun altında paylaşıyorum.

5 Nisan 2024 Cuma

İstanbul'da bayram yoğunluğu

İstanbul'da bayram öncesi trafik yoğunluğu

İstanbul'da bayram öncesi trafik yoğunluğu
Bayram öncesi.
İstanbul'da Ramazan Bayramı öncesinde kent genelinde trafik yoğunluğu yaşanıyor. Anadolu Otoyolu'nun Düzce ve Bolu kesiminde de trafikte yoğunluk başladı. Güzergahta görev yapan trafik, jandarma ve Karayolları ekipleri, ulaşımda aksama yaşanmaması için çalışma yürütüyor.

Mesai saatinin sona ermesinin ardından 9 günlük bayram tatili başlarken, tatili memleketlerinde ya da tatil beldelerinde geçirmek isteyen vatandaşların yola çıkmasıyla kentin birçok noktasında trafik akışı yavaşladı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cep Trafik Uygulaması'na göre, kentte saat 18.40 itibarıyla trafik yoğunluğu yüzde 78 olarak ölçüldü.

Avrupa Yakası'nda, TEM Otoyolu Edirne istikameti Mahmutbey gişeleri girişinde trafik yoğunluğu gözleniyor.

TEM Otoyolu Ankara istikameti Bahçeşehir Bağlantı Yolu ve Esenyurt gişelerde yoğunluk yaşanıyor.

D-100 yan yolda Avcılar'dan Beylikdüzü istikametine de trafik yavaş seyrederken, Yenibosna'dan Haliç istikametindeki yoğunluk da dikkati çekiyor.

Halıcıoğlu, Okmeydanı, Mecidiyeköy, Zincirlikuyu, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ile Hasdal, Seyrantepe, Okmeydanı-Hasdal TEM bağlantı yolu, Büyükdere Caddesi ile Levent TEM katılım yollarında çift yönlü trafik yoğunluğu gözleniyor.

Karaköy-Beşiktaş Meydanı sahil yolunda da yoğunluk, sürücülerin yavaş ilerlemesine neden oluyor.

Anadolu Yakası'nda D-100 kara yolunda Kadıköy ile Kartal arasında, TEM Otoyolu'nun ise Ataşehir, Sancaktepe ve Ümraniye noktalarında her iki yönde yoğunluk sürüyor.

Şile Otoyolu'nda da Üsküdar'dan Ümraniye'ye kadar trafik ağır ilerliyor. Öte yandan, toplu taşıma istasyonlarında da yolcu yoğunluğu yaşanıyor.

Düzce ve Bolu kesiminde bayram trafiği başladı

Düzce ve Bolu kesiminde bayram trafiği başladı
Trafik yoğunluğu.
Bayram tatilini memleketleri geçirmek isteyen sürücüler, yola çıkmaya başladı. Sürücülerin gidecekleri yerlere hareketiyle özellikle otoyolun Ankara yönünde Bolu Dağı Tüneli, Abant Kavşağı ve Köroğlu park alanı kesiminde akıcı yoğunluk yaşanıyor.

Güzergahta görev yapan trafik, jandarma ve Karayolları ekipleri, ulaşımda aksama yaşanmaması için çalışma yürütüyor.

Düzce Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürü Cemalettin Saraç, bayram için gerekli tedbirlerin önceden alındığını söyledi.

Hafta sonunda bekledikleri yoğunluğun bu saat itibarıyla oluşmaya başladığını aktaran Saraç, "Akşam saatlerinde bölgede trafik yoğunlaşmaya başladı. Bölge trafik ekipleri olarak 12 ekiple güzergahta görünür şekilde görev aldık. İnşallah kazasız belasız bir bayram tatili olur." diye konuştu.

Alınan tedbirlerle olumsuzluk yaşanamadığını belirten Saraç, "Yolda ağır da olsa akış devam etmektedir. Ufak çaplı hasarlı kazalar oluyor. Buna bağlı trafik yavaşlıyor. Biz de bunların müdahalesini yapıyoruz. Bölgede 55 kilometrelik otoyolda 48 kilometrelik D-100 geçişinde 12 ekip olarak görevimizi sürdürüyoruz. " ifadelerini kullandı.

Kaynak: TRTHaber

29 Mart 2024 Cuma

Yeşil çayın bazı faydaları

Yeşil çay sakinleştirir mi?

Yeşil çay sakinleştirir mi?
Yeşil çayın bazı faydaları.
Yeşil çay, sağlık yararlarıyla tanınan ve yüzyıllardır Asya'da tüketilen bir içecektir. Bu özel çayın içeriğindeki bileşenler, insan sağlığı üzerinde çeşitli olumlu etkilere sahip olabilir. Bununla birlikte, yeşil çayın sakinleştirici etkileri özellikle dikkat çekicidir. İşte yeşil çayın sakinleştirici etkileri hakkında daha fazla bilgi.

Yeşil çayın sakinleştirici etkilerinin temel nedenlerinden biri, içeriğindeki L-teanin adı verilen bir amino asittir. L-teanin, beyin fonksiyonlarını etkileyerek stresi azaltmaya ve sakinliği artırmaya yardımcı olabilir. Araştırmalar, L-teanin içeren gıda ve içeceklerin sakinleştirici etkileri üzerine olumlu sonuçlar verdiğini göstermektedir.

Yeşil çay aynı zamanda antioksidan zengin bir içecektir. Antioksidanlar, vücuttaki serbest radikalleri temizleyerek hücresel hasarı azaltır ve stresle mücadelede önemli bir rol oynar. Düzenli olarak yeşil çay tüketmek, stresin fizyolojik etkilerini hafifletebilir.

Yeşil çayın içeriğinde bulunan kafein miktarı, kahveye göre daha düşüktür. Bu, sakinleştirici etkilerini artırır, çünkü aşırı kafein tüketimi endişe ve sinirlilik hissine neden olabilir. Yeşil çay, daha dengeli bir enerji artışı sağlayarak sakin bir uyanıklık hissi yaratır.

Ayrıca, yeşil çayın içerdiği bazı diğer bileşenler, kan basıncını düşürebilir ve rahatlatıcı etkileri artırabilir. Bu nedenle, yeşil çay tüketimi, hipertansiyon ve stresle mücadelede etkili bir destek olabilir.

Yeşil çay sakinleştirir mi?
Yeşil çay sakinleştirir mi?
Sonuç olarak, yeşil çayın sakinleştirici etkileri, L-teanin, antioksidanlar ve düşük kafein içeriği sayesinde ortaya çıkar. Düzenli olarak tüketildiğinde, stresi azaltabilir, zihinsel netliği artırabilir ve genel bir sakinlik hissi yaratabilir. Ancak, herhangi bir besin veya içeceği aşırıya kaçmadan tüketmek önemlidir. Bu nedenle, yeşil çayın sakinleştirici etkilerinden faydalanmak istiyorsanız, günlük önerilen tüketim miktarını aşmamaya dikkat etmelisiniz.

Yeşil çayın sağlığa bir dizi faydası vardır ve bunlar sallama değil bilimsel araştırmalarla desteklenen gerçek etkilerdir. İşte yeşil çayın bazı faydaları:

  1. Antioksidan Zenginliği: Yeşil çay, vücuda zararlı serbest radikallerle savaşan antioksidanlar içerir. Bu antioksidanlar, kanser, kalp hastalıkları ve yaşlanma gibi rahatsızlıklara karşı koruyucu etkiler sunar.
  2. Kilo Kontrolü: Yeşil çay, metabolizmayı hızlandırabilir ve yağ oksidasyonunu artırarak kilo kontrolüne yardımcı olabilir.
  3. Kalp Sağlığı: Yeşil çay tüketimi, kolesterol seviyelerini düşürebilir ve kan basıncını düzenleyebilir, bu da kalp sağlığını olumlu etkiler.
  4. Beyin Fonksiyonları: İçeriğindeki L-teanin adı verilen bileşen, beyin fonksiyonlarını artırabilir ve dikkati yoğunlaştırabilir. Bu, sakinlik ve zihinsel netlik sağlayabilir.
  5. Diyabet Kontrolü: Yeşil çay, kan şekerini düzenleyebilir ve tip 2 diyabet riskini azaltabilir.
  6. Enfeksiyonlara Karşı Koruma: Yeşil çay, antiviral ve antibakteriyel özelliklere sahiptir, bu nedenle enfeksiyonlara karşı koruyucu olabilir.
  7. Kanser Riskini Azaltma: Bazı araştırmalar, yeşil çay tüketiminin kanser riskini azaltabileceğini göstermektedir, özellikle meme, prostat ve kolon kanseri gibi türlerde.
  8. Cilt Sağlığı: Yeşil çayın antioksidanlar ve anti-inflamatuar özellikleri cilt sağlığını iyileştirebilir ve yaşlanma belirtilerini azaltabilir.
  9. Karaciğer Sağlığı: Yeşil çay, karaciğer fonksiyonlarını destekleyebilir ve karaciğer hastalıklarına karşı koruyucu olabilir.
  10. Stres Azaltma: Yeşil çayın içerdiği L-teanin, sakinleştirici ve stres azaltıcı etkilere sahip olabilir.

Ancak, yeşil çayın faydalarından tam olarak faydalanmak için makul miktarlarda tüketilmesi ve diyet ve yaşam tarzıyla dengelenmesi önemlidir. Ayrıca, herhangi bir sağlık durumu veya ilaç kullanımı konusunda endişeleriniz varsa, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.

İlginizi Çekebilir: https://www.haberoku.web.tr/2023/07/yesil-cayn-saglga-ne-faydalar-var.html
Web Adresi: https://www.haberoku.web.tr/

26 Ekim 2023 Perşembe

Ateşkes için daha kaç çocuk ölmeli?

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze'nin acil ihtiyaçları için çabalarımızı yoğunlaştırıyoruz

Gazze'nin acil ihtiyaçları için çabalarımızı yoğunlaştırıyoruz
Ateşkes için daha kaç çocuk ölmeli?
israil filistin son dakika kaç kişi öldü? Erdoğan, İsrail açıklaması'nda nelerden bahsetti? İsrail-Filistin Son Dakika konu başlıklarında neler geçiyor? israil filistin son dakika canlı yayını ne zaman? Tüm sorularınıza aşağıdan bilgilere ulaşabilirsiniz. İşte detaylar...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gazze halkının acil ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çabalarımızı daha da yoğunlaştırıyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8. Aile Şurası'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

Türkiye Yüzyılı'nda Ailemiz İstikbalimiz temasıyla icra edilen şuranın ülkemiz milletimiz ve tüm ailelerimiz için hayırlara vesile olmasını rabbimden niyaz ediyorum. Aile şuralarının ilki 1990 yılında düzenlenmişti. Bizim dönemimizde de şimdiye kadar farklı tarihlerde 4 şura tertip edildi. Her şurada aile başta olmak üzere toplumu ilgilendiren kritik meseleler ele alındı, çözüm önerileri getirildi. Biz de aileye dair politikalarımızı şekillendirirken şura kararlarını rehber edindik. Bunların başında münhasıran aile ile ilgilenecek bir bakanlığın kurulması fikri vardı. Şurada gündeme getirilen bu öneriyi 2011 yılında hayata geçirdik. Böylece aile meselesinin tek bir çatı altında tüm boyutlarıyla yönetilmesini temin ettik.

Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığımız bir döneme tekabül eden 8. Aile şurasının da hem kapsamlı bir muhasebe imkanı sunacağı hem de geleceğe dair hedeflerin belirlenmesine katkı sağlayacağı açıktır. Şuraya iştirak eden tüm katılımcıların bugün ve yarın gerçekleştirilecek komisyon çalışmalarına bu zaviyeden bakmalarını özellikle rica ediyorum.

Şuranın temasında da ifade edildiği üzere istikbalimiz olan aile kurumunun korunmasında sizlerin dile getireceği görüşlerin çok değerli ve anlamlı olduğunu bilmenizi istiyorum. Bilim adamlarımızdan uzmanlara, kamu kurumlarından sivil toplum kuruluşlarına kadar konunun tüm paydaşlarını buluşturan şuranın başarılı ve verimli geçmesini temenni ediyorum.

İnancımızda ve kültürümüzde aile mukaddes bir müessesedir. İnsanı doğumundan ölümüne kadar her alanda kuşatan, hayatın iniş çıkışları karşısında koruyan aile çok büyük bir nimet, eşsiz bir hazinedir. İnsan aile içinde doğar. Ailede huzura erer, aile fertleri arasında kendisini güvende hisseder. Hayata ailesi ile birlikte hazırlanır. Sevginin paylaşılarak çoğaldığı, zorluklara beraber göğüs gerildiği aile insanı insan yapan en önemli hasletlerdendir. Devletin vazifelerinin başında aile kurumu ve neslin muhafazası gelir. İnancımızın bize vaz ettiği bu husus anayasamızda da yerini almıştır. Anayasamızın 41. Maddesi çok açık ve nettir. Aile Türk toplumunun temelidir. Anayasamız böyle söylüyor. Devletin aileyi koruma noktasında sorumluluklarını da ifade etmiştir.

"Milli şuur ailede kazanılır"


Evet aile toplumun temelidir ve temeli sağlam olmayan toplumlar ayakta kalamaz. Güçlü bir millet güçlü bir aileden oluşur. Eğer güçlü aileler yoksa güçlü bir milleti bulamazsınız. Bu bakımdan aile toplumun çelik çekirdeği, özü, güç kaynağıdır. Aileyi devletin taşıyıcı sütunu ve kilit taşı olarak görüyoruz. Nesilden nesile aktarılan milli kültür ve değerlerimizin vasatı aynı şekilde aile kurumudur. Dil ailede öğrenilir. Ahlak ailede kuşanılır. İnanç ailede yerleşir. Milli şuur ailede kazanılır. Merhamet, şefkat, hürmet, sevgi ailede edinilir. Karakter burada şekillenir. Kimlik ailede inşa edilir. Kişi aile çatısı altında toplumun sorumlu bir ferdi haline dönüşür. Çocukları çağın marazlarından koruyan kalkan yine ailedir. Okuldan önce ilk ve en önemli eğitim kurumu aynı şekilde ailedir. Beşeri, sosyal ve devlet hayatımızda yeri doldurulmaz olan aileye sahip çıkmak insana, topluma, devlete ve milletin istikbaline sahip çıkmak demektir.

"Güçlü bir toplum olmanın yolu güçlü bir aile yapısına sahip olmaktan geçer"

Aileyi özellikle bu noktada çok çok önemseyen iktidarımız, partimiz şunu topluma aynı şekilde haykırıyor ve diyoruz ki, aileye gerekli önemi vermeyen hiç bir toplum ekonomik açıdan ne kadar müreffeh olursa olsun geleceğine güvenle bakamaz. İşte batının çıkmazı işte burada. Güçlü bir toplum olmanın yolu sadece maddi imkanlardan değil her şeyden önce güçlü bir aile yapısına sahip olmaktan geçer. Aile meselesine bakarken anne baba ve çocuklardan oluşan bir yapıdan ziyade çok daha geniş bir perspektiften yaklaşmalıyız. Meseleyi basitleştirmek ve sıradanlaştırmak yerine aile kurumunun toplum hayatımızdaki yerini iyi, doğru ve isabetli bir şekilde tayin etmeliyiz.

Müslüman Türk milletinin alameti farikası olan güçlü aile yapımızı zayıflatacak her türlü girişim karşısında teyakkuz halinde olmalıyız. Gerek devlet gerekse şahsi olarak meseleye yaklaşımımız bu yöndedir. Onun için tüm seçim kampanyasında da ifade ettiğim gibi Cumhur İttifakı'nda LGBT diye bir anlayış yoktur. Varsın LGBT illet ittifakının malzemesi olsun tepe tepe kullansınlar. Ama bizde bu yok. Niye? Çünkü bizde aile kutsal bir yapı. Bu kutlu yapıyı biz lekeleyemeyiz. Buna da müsaade etmeyiz, edemeyiz. 

"Çok daha fazla bir nüfusa ihtiyacımız var"

Modern dünyada şehirleşmenin artmasıyla birlikte aile bağları zayıflarken aile kurumunun önemi esasen daha da artmıştır. Geniş aileden çekirdek aileye oradan da daha bireysel yaşama geçiş günümüz insanını ailenin sunduğu imkanlardan mahrum bırakmıştır. Şurası tartışmasız bir hakikattir ki modern birey daha yalnız, hayatın zorlukları karşısında daha korunaksız çok daha zayıftır. Gelişen iletişim ve ulaşım imkanları modern bireyin yalnızlığına ne yazık ki çare olamamıştır. Hatta ekran ve sosyal medya bağımlılığı başta olmak üzere insan daha fazla içine kapanmış toplumdan daha fazla kopmuştur. Bunun olumsuz etkilerini çok geniş bir alanda hep beraber görüyoruz. Evlenme yaşı kendi toplumumuz dahil sürekli yükseliyor. Boşanma oranları her geçen yıl daha da artıyor. Ortalama çocuk sayısı ise günden güne düşüyor. Boşuna en az 3 çocuk demiyoruz. Çünkü bu toplumun özellikle ihtiyacı var. Detayına burada giremem ama bizim şu anda Türkiye olarak nüfusumuzun 85 milyon olması yeterli değil. Çok daha fazla bir nüfusa ihtiyacımız var.

Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyamız giderek yaşlanıyor. Aile gibi güvenli bir sığınağa sahip olmayan toplumlarda intihar oranları, bağımlılık, uyuşturucu kullanımı ve diğer sorunlar almış başını gidiyor. Öte yandan aile kurumuna toplum hayatına ve bireyin ruh sağlığına yönelik tehditler sadece bunlarla da maalesef sınırlı değil. Son dönemde aileyi hedef alan en büyük tehdit küresel güç odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikalarıdır. Uluslararası kimi şirketlerin örgütlerin, markaların ve kurumların da destek verdiği sapkın akımların hedefinde bizatihi aile kurumu vardır. Meselenin daha vahim tarafı bunun kişisel bir yaşam biçimi tercihinden ziyade küresel bir dayatma haline dönüşmesidir.

"Türkiye ve Türk milleti küresel cinsiyetsizleştirme dayatmalarına kesinlikle boyun eğmeyecektir"

En küçük eleştirilerin dahi susturulduğu, itiraz edenlere adeta hayat hakkı tanınmadığı, insan fıtratını ve ailevi değerleri savunmanın imkansız hale geldiği, tepki gösterenlerin ekonomik, siyasi ve diplomasi olarak baskılandığı hasılı bir avuç azgın azınlığın milyarlarca insanı esir almaya çalıştığı küresel bir zorbalıkla karşı karşıyayız. Sadece kadın erkek arasındaki ilişkileri değil çocuklarımızı da hedef alan saldırılar karşısında aileyi dolayısıyla insanı korumak bizim görevimizdir. Buradan bir kez daha ilan etmek isterim ki, Türkiye ve Türk milleti küresel cinsiyetsizleştirme dayatmalarına kesinlikle boyun eğmeyecektir. Evlatlarımızı bu sapkınların eline bırakmayacağız. Aile yapımızın dinamitlenmesine izin vermeyeceğiz. 

"Desteklerle gençlerimize sahip çıkacağız"

Bu noktada çok mühim bir rol oynayacak seçim vaadimizde olan Aile ve Gençlik Bankası'nın kuruluşunu inşallah yakında gerçekleştiriyoruz. Meclisimizin onayını aldıktan sonra projeyi ilk etapta deprem bölgesinde hayata geçireceğiz. Böylece 6 Şubat'ta asrın felaketini yaşamış ve hemen her şeyini kaybetmiş gençlerimizin yuva kurmalarına yardımcı olacağız. Daha sonra Karadeniz doğalgazı ve Gabar petrolünden sağlayacağımız finansman ile projelerimizin kapsamını peyder pey genişleteceğiz. Devreye alacağımız diğer destekler ile hem aile yapımızı yoksulluk ve sapkınlık tehdidinden koruyacak hem de gençlerimize sahip çıkacağız. Bu konudaki kararlılığımızı sadece seçim meydanlarında değil tüm dünyanın huzurunda Birleşmiş Milletler kürsüsünden de ifade ettim, ifade ettik. Çok açık ve net bir şekilde aile müessesesini bekleyen tehdit ve tehlikelere dikkat çektik. Bu çağrımızın pek çok ülkede makes bulduğunu memnuniyetle müşahede ediyoruz. İnşallah akıl, izan, vicdan ve basiret sahibi tüm toplumların da desteği ile bu mücadeleyi küresel ölçekte sürdüreceğiz.

"6 binin üzerinde kardeşimiz şehit oldu"

Desteklerle gençlerimize sahip çıkacağız
Desteklerle gençlerimize sahip çıkacağız.
Küresel vicdanın harekete geçmesi gereken bir diğer alan hepimizin yüreğini parçalayan Gazze'dir. 7 Ekim'den beri İsrail yönetimi yaşadığı şoku bahane ederek Filistinli kardeşlerimize yönelik acımasız bir katliam gerçekleştiriyor. Şu anda tabi televizyon ekranlarında bizi izleyen ulusal, uluslararası bütün toplumlara özellikle sesleniyorum. Bu sabah da Katolik camiasına Papa vasıtasıyla seslendim. Camiler, kiliseler, okullar, pazar yerleri, hatta hastaneler İsrail güçleri tarafından bombalanmaktadır. Bugüne kadar İsrail'in Gazze ve Ramallah'a yönelik saldırıları neticesinde çoğu çocuk ve kadın 6 binin üzerinde kardeşimiz şehit oldu. Yine kahir ekseriyeti çocuk ve kadın olan 17 bin kişi yaralandı.

Etrafı tamamen kuşatılmış 360 kilometrekarelik dar bir alanda yaşama tutunma mücadelesi veren 2,3 milyon insanın tepesine şu ana kadar tespit edilen 12 bin tondan fazla bomba yağdırıldı. Amerika orada, Avrupa orada bütün imkanlarıyla orada. Tek tek gelip ziyarette bulunuyorlar. Gazze'deki konutların neredeyse yarısı ya zarar gördü ya yıkıldı ya da kullanılamaz hale geldi. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre 600 bin Gazzeli yerlerinden edildi. Şu anda Birleşmiş Milletler ekipleri her an onlar da orayı terk etmeyi planlıyor, onun hesabını yapıyorlar.

"Medeni geçinen gayri medeniler bu vahşeti sadece seyrediyor"

Tüm savaşlarda olduğu gibi burada da en büyük mağduriyeti kadınlar ve masum çocuklar yaşadı, halen de yaşıyorlar. Gazze'de yansıyan haberler ve fotoğraflara bakıp da tepkisiz kalmak mümkün mü? Ne kadar sarsıcı olursa olsun hiç bir eylem böyle bir vahşeti meşru kılmaz. Gazze'ye yönelik saldırılar kendini savunma sınırını çoktan aşmış, açık bir zulme, katliama ve barbarlığa dönüşmüştür. İşin üzücü yanı medeni geçinen gayri medenilerin bu vahşeti sadece seyretmesidir.

Avrupa Birliği Komisyonu dün çıkmış henüz ateşkes çağrısı yapamayız diyor. Daha ne kadar insan ölmesi lazım? Ne kadar çocuk ölmesi lazım? Sizin hesabınız ne? Neye göre yapıyorsunuz bunu? Bunu bir açıklayın, bilelim ateşkes ne zaman yapılır, yapılmaz. Eğer siz siyaset yapıyorsanız bu siyaseti biz de yapıyoruz. 40 yıldır siyasetin içindeyim. Ama hiç bir zaman sizin gibi bu tür vahşetlere seyirci kalmadım, kalamayız. Ağız birliği etmişçesine tüm batılı ülkeler İsrail yönetimini aklı selime davet etmek yerine saldırılara koşulsuz destek veriyor. Lafa gelince insan hak ve hürriyetleri konusunda ahkam kesenler Gazzeli mazlumların hayat hakkını tam 19 gündür yok sayıyor.

Ne oldu insan hakları evrensel beyannamesi? Siz bu beyannameye hiç bakmıyor musunuz? Orada neler yazıyor hiç bakmıyor musunuz? Yok işlerine gelirse bakarlar, işlerine gelmediği için bakmazlar. Niye? Akan kan Müslüman kanı da onun için. Yardım gemisi göndermek yerine uçak gemisi, savaş gemisi göndererek hangi lobilere hizmet ettiklerini açıkça ortaya koydular, ortaya koyuyorlar. Sizi daha iyi tanıdık. Daha da iyi tanıyacağız. Bunun adı ikiyüzlülüktür, riyakarlıktır, ateşe benzin dökmektir. Buradan soruyorum, Avrupa Birliği Komisyonu'nun ateşkes çağrısı yapabilmesi için sayıyı versinler daha kaç çocuk ölmelidir?

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin harekete geçmesi için daha kaç ton bombanın Gazze'ye düşmesi gerekir? Batılı kuruluşların katliama dur demeleri için daha ne kadar kadın, sivil, yaşlı hayatını kaybetmelidir. Uluslarası basın organlarının gerçekleri yazması, söylemesi, anlatması için daha kaç tane meslektaşları bombaların hedefi olmalıdır? Bölgemizi yangın yerine çeviren bu krizi sona erdirmek için daha ne kadar beklenmelidir? Gazze'de beyaz kefenlere sarılan her masumun vebali artık kefen olmaktan çıktı yavrularını bulabilmek için vücutlarına yazıyorlar bu kimin çocuğudur onu anlamak için. Her masumun vebali bombaları atanlar kadar ikircikli tavırları ile buna fırsat verenlerin de boynunadır. Savaş suçlarını aklamak için tüm ilkeleri çiğneyen medya organlarından katliamları ısrarla görmeden gelen uluslararası kuruluşlara kadar herkes Gazze'de ve Filistin topraklarında yaşanan vahşetin ortaklarıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze'ye ulaştırılmak üzere Mısır'a gönderdiğimiz yardım malzemelerinin toplamı 200 tonu aşıyor.

Biz bunu kabul etmedik, etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Burada bizim prensibimiz bellidir, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Tek başımıza kalsak da hakkı ve hakikati haykırmaktan çekinmeyeceğiz. Acı da olsa muhataplarımız için rahatsız edici de olsa birilerinin konforlarını bozsa, doğru bildiklerimizi açık yüreklilikle ifade edeceğiz. Bunun yanında Gazze halkının acil ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çabalarımızı daha da yoğunlaştırıyoruz, yoğunlaştıracağız. 7 Ekim'den bu yana bir taraftan diplomatik temaslarımızı her seviyede sürdürürken diğer taraftan da Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması için gayret gösterdik. Mısır makamlarıyla iş birliği içinde şimdiye kadar 10 uçak dolusu yardım malzemesini Ariş Havalimanı'na sevk ettik. Son olarak dün Gazze'nin en çok ihtiyaç duyduğu jeneratörleri gönderdik. Ayrıca 25 sağlık personelimizin tıbbi malzemelerle beraber Mısır'a intikalini sağladık. Gazze'ye ulaştırılmak üzere Mısır'a gönderdiğimiz yardım malzemelerinin toplamı 200 tonu aşıyor. Kardeş Mısır ile birlikte yardımları Gazzelilere ulaştırmaya çalışıyoruz.

Sahra hastanelerinin kurulmasından yaralıların tedavi edilmek üzere ülkemize getirilmesine kadar her türlü insani yardımı yapmaya hazırız. Hazırlıklarını yürüttüğümüz sivil yardım gemimizi de şartlar olgunlaşınca inşallah bölgeye göndereceğiz gemimiz hazır. Yeter ki oradan müsaade edilsin. Saldırılardan etkilenen çocuklara yönelik her türlü tıbbi, psikolojik ve diğer destekleri sağlamaya matuf çalışmalarımız sürüyor. Eşim Emine Erdoğan'ın himayesinde ilgili bakanlıklarımızın bu konudaki temasları devam ediyor. Özellikle çocukların getirilmesi ve onların burada himayesi noktasında. Bunun dışında yaraların süratle sarılması ve insani trajedinin önlenmesi noktasında ne yapmak gerekiyorsa Türkiye olarak elimizi taşın altına koymaktan asla imtina etmeyeceğiz.  

"Pusulamız vicdandır, merhamettir"

Tıpkı 500 sene önce İsrail sana sesleniyorum. 500 sene önce Engizisyondan kaçan Musevilere ali cenaplık gösterdiğimiz gibi unutmayın açın tarih kitaplarınızı bakın. Bunu biz yaptık. Tıpkı İkinci Dünya Savaşında soykırıma uğrayan Yahudi bilim adamlarına sahip çıktığımız gibi... Tıpkı Rusya-Ukrayna savaşında yurtlarından göç etmek zorunda kalan Ukraynalı sivillere, çocuklara yardım ettiğimiz gibi... Tıpkı Suriye'den Irak'a zulme uğrayan mazlumları bağrımıza bastığımız gibi... Tıpkı daha önce Kafkaslardan ve Balkanlar'dan hicret ederek Anadolu'ya gelen kardeşlerimize kucak açtığımız gibi bugün de Gazze krizinde bizim yegane pusulamız vicdandır, merhamettir, insanı insan yapan kadim değerlerin ihyasıdır.

Bizim için Gazzeli, Filistinli, Suriyeli çocuklarla açık söylüyorum İsrail'deki çocuklar arasında hiç bir fark yoktur. Çünkü çocuk tim kimliklerden, tanımlardan öte çocuktur. Çocuklar öldürülürken sessiz kalmanın utancını kimse bize yaşatamaz. Gözlerimizin önünde bir mezalime imza atılırken kimse bizden sükut etmemizi bekleyemez.

"Mazlumun ve mağdurun safındayız"

Dilimizi bağlasak da böylesi bir vahşete sessiz kalmaya her şeyden önce vicdanımız elvermez. Bizim görevimiz hakkı tutup kaldırmak, kimliğine bakmadan mazlum ve mağdurların haykıran sesi olmaktır. Elbette tarih soğuk betonların üzerinde sıra sıra dizilen masum çocuk cenazeleri karşısında susanlarla zor zamanda konuşanları, çalışanları, barış ve sükunetin tesisi için samimiyetle koşturanları kaydetmektedir. Biz asırlardır hep haktan, hakkaniyetten ve adaletten yana olduk. Şimdi de hiç bir ayrım yapmadan mazlumun ve mağdurun safındayız. Dün olduğu gibi bugün de insanı ve insan hayatını savunuyoruz. Çocuklar ölmesin diye gayret ediyoruz.

"Türkiye'nin İsrail'e borcu yok"

Mazlumun ve mağdurun safındayız
Mazlumun ve mağdurun safındayız.
Türkiye yakın çevresindeki tüm insani krizlerde dengeli ve ilkeli bir duruş sergilemiştir. Zaman bizi daima haklı çıkarmıştır. Filistin ve Gazze meselesinde de tavrımızın doğruluğundan hiç bir şüphe duymuyoruz. Asıl sorgulanması, asıl kendilerini hesapa çekmesi gerekenler Gazze'deki katliamı görüp de yüzünü başka tarafa dönenlerdir. Asıl hicap duyması gerekenler üç kuruş için zaarlık yapacak kadar onurunu, vakarını, vicdan pusulasını yitirenlerdir. Allah'ın izniyle biz ne kendimizi ne ülkemizi ne de aziz milletimizi böyle bir duruma kesinlikle düşürmeyeceğiz. Şimdi buradan tekrar sesleniyorum. Şu batının sesini çıkarmayanları varya bunlar İsrail'e borçlu olanlardır. Ama Türkiye'nin İsrail'e borcu yok. Onun için biz rahatız. Onun için biz güçlüyüz. Bundan sonra da aynı şekilde hakkı haykırmaya devam edeceğiz. Tüm çocukların huzuru, esenliği, güvenliği ve refahı için çalışmaya devam edeceğiz.

Kaynak: TRTHaber